Bir zamanlar hayata yön veren değerler vardı: tevazu, incelik, hatıralar ve gönül güzellikleri. Ancak günümüzde, bu değerlerin yerini giderek daha parlak, daha yüzeysel ve daha tüketici bir yaşam biçimi alıyor. Gençlik, kimseyi dinlemiyor, öğrenmek yerine sadece konuşmayı, anlamak yerine sadece göstermeyi tercih ediyor. Şükür ki cehalet bitti, ancak bu kez de bilgiyle harmanlanmamış bir yüzeysellik çağını yaşamaktayız.
Bugünün gençliği, yıldız tozlarında parıltı ararken, yere bakmanın hikmetini unutuyor. Eski zamanların o samimi gölge anlayışı, artık herkesin kendini ışık gibi göstermeye çalıştığı bir aynalar pazarına dönüşmüş durumda. Şarkılar yerine gürültüler, gönül yerine arzular, gözyaşı yerine küfürler yaygınlaştı. Herkesin “bilirim” dediği bu çağda, bilgi ve hikmet yerini yüzeysel kanaatlere ve anlık tatminlere bırakıyor.
İnceliğin Yerini Yüzeysellik Aldı
Bir zamanlar toplumun temel taşlarından biri olan incelik, derinliği ile gönüllere dokunurdu. Gençler, büyüklerinden dinledikleri hikayelerle büyürdü, her bir hatıra onlara bir ders olurdu. Oysa günümüzde hatıralar yerini sanal dünyada tüketilen anlık içeriklere bıraktı. Kimse eski fotoğraflara bakıp ders almıyor; herkes bir sonraki “trend”i yakalamak için yarışıyor.
Gençliğin Sessiz Feryadı
Bilgiye ulaşmanın hiç olmadığı kadar kolay olduğu bir çağdayız, ancak anlama çabası hiç olmadığı kadar zayıf. Çünkü kimse öğrenmek istemiyor; herkes zaten biliyor. Toplumun ortak hafızasında yer etmiş derin düşünce ve değerler, hızlı tüketim kültürüyle unutuluyor. Bu durum yalnızca gençliği değil, geleceği de tehdit ediyor.
Bir Çıkış Yolu Var mı?
Gönül, tevazu, hatıralar ve incelik gibi değerleri yeniden canlandırmak için edebiyatın, sanatın ve kültürel mirasın gençlere doğru bir şekilde aktarılması gerekiyor. Şairlerin kelimelerinde, eski türkülerin nağmelerinde saklı olan bu değerler, gençlerin ruhuna dokunabilir. Bunun için gençlere örnek olacak, onların yolunu aydınlatacak rehberlere, rol modellere ihtiyaç var.
Bu noktada ailelere, öğretmenlere ve topluma büyük görev düşüyor. Gençlere sadece anlatmak yetmez; onları dinlemek, anlamak ve yaşamlarına dokunacak örnekler sunmak gerekiyor. Aksi halde, her biri yıldız tozu gibi parıldayan gençlik, yalnızca aynalar pazarında kaybolan birer yansıma olarak kalacak.
Son Demli Söz
Gençlik, toplumun en kıymetli hazinesidir. Onları şekillendiren, yalnızca bilgi değil, aynı zamanda gönül inceliği ve tevazudur. Eğer bu değerleri yeniden inşa edebilirsek, aynalar pazarında kaybolmuş değil, geçmişin ışığında geleceğe yürüyen bir nesil yaratabiliriz. Bu, herkesin çabası ve sorumluluğu ile mümkündür.