Sivil toplum kurumları ki kısaca STK olarak son yıllarda ismini çokça duymaktayız. Değişen ve gelişen toplumlardaki sosyal, kültürel, siyasal ve teknolojik gelişmeler sivil toplumun örgütlenmesini önemli hale getirmiştir. Sadece Türkiye'de değil, Dünyada da oluşan sosyal, kültürel, siyasal olaylara müdahil olma anlamında çok başarılı çalışmalar yapmaktadırlar. Bu kurumların en önemli özelliği gönüllü örgütlenmeler olması ve kar amacı gütmeden toplumsal sorunlara çözüm üretme konusunda devlete yardımcı olmaları veya devletin aldığı kararlara karşı kamuoyu yaratarak karşı görüş bildirmeleridir. Bu nedenle demokratik toplumların olmazsa olmazı durumundadır, bu tür örgütlenmeler.
Sporda gönüllü örgütlenmeleri spor kurumlarımızın geçmişinde görmekle birlikte, şu anda dernekler statüsüne göre kurulan spor kulüplerini de bu kategoride değerlendirebilmekteyiz. Günümüzde STK özelliği taşıyan bu örgütlenmelerin ilkini 1979-1980'li yıllarda kurulan Amatör Spor Kulüpleri Federasyonları ve Konfederasyonu olarak görmekteyiz. Bunun yanı sıra Beden Eğitimi Öğretmenleri Derneği ve Beden Eğitimi Öğretmenler Dernekleri Federasyonu da 2013 yılında kurulmuştur.
1980'li yıllarda spor bilimciler arasında gündeme getirilen ve spor bilimleri alanında ilk olan spor bilimleri derneğinin kurulması 1992 yılında gerçekleşmiştir. Spor bilimleri alanında yapılan kongrelere verdiği destek ile işlevini sürdürmüştür. Bir STK olarak yapılan uygulamalara karşı görüş ise 2019 yılında gelmiştir. Dernek, 2019 yılında güncellenen Antrenör Eğitimi Yönetmeliğinde yer alan bazı maddeler spor bilimleri alanında eğitim veren yüksekokul ve fakültelerin mezunlarının haklarını görmezden geldiği için idari mahkemeye yürütmenin durdurulması istemi ile 14.12.2019 tarihinde dava açmıştır. İlk yıllarda üyesi olduğum derneğin bu haklı davasını yürekten kutluyorum. Derneğin web sitesinde bununla ilgili şu duyuruyu görmekteyiz.
"Antrenör Eğitimi Yönetmeliği için iptal davasını açtık. Spor Bilimleri Fakülteleri ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulları’nın haklarını korumak için varız, olmaya da devam edeceğiz. Yüce Türk Adaletinin gereğini yapacağına inancımız tamdır.
Saygılarımızla.."
14 Aralık 2019 Tarihinde 30978 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ve yürürlüğe giren Antrenör Eğitim Yönetmeliğinde üniversitelerin spor bilimleri alanı lisans eğitimi mezunları hak ve muafiyetleri ilgili 20. Madde 1.fıkrası, a) bendinde;
"İlgili spor dalının ihtisas/uzmanlık olarak aldığını belgeleyenler, temel eğitim ve sınavından muaf olup, uygulama eğitimi ve sınavına katılarak başarılı olmaları halinde kıdemli antrenörlük belgesi almaya hak kazanır." denmektedir.
Spor Federasyonlarının açmış olduğu 15 günlük kurslardan sonra antrenör belgesi verilmesinin yanında, Spor Bilimleri Fakülteleri ve Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarınca verilen eğitimin görmezden gelinmesi ve tekrar bu mezunların sınava tabi tutulmaları oldukça çelişkili bir karardır. Süreç içindeki gelişmelerin takipçisi olmalıyız. Umudumuz bunların düzeltilmesi yönünde.
İşte bu çelişkilerin giderilmesi için haklı savunmaların yapılması sivil toplum örgütlerinin görevidir. Bu tip uygulamalar karşı görüş; yapılan işin daha adil ve uygun olmasına yöneliktir. O nedenle sivil toplum örgütlenmeleri önemlidir ve bu örgütlenmelerde yer almak da vatandaşlık görevidir kanısındayım.