Araya giren pandemi sürecinin olumsuz etkilerine rağmen yaşam devam ediyor ve artık yüz yüze eğitim ve öğretim yapmaya başladık. Dersler ile birlikte diğer aktivitelerimiz de başladı.
Ders dışındaki aktivitelerden biri olan spor aktiviteleri, öğrencilerin sosyalleşme, psikolojik iyi olma ve fiziksel uygunluklarının gelişiminde etkili olduğunu, bilimsel çalışmalar ortaya koymaktadır. Günümüzde anneler ve babalar bunu farkında olarak çocuklarını spor aktivitelerine yönlendirmektedirler. Ancak spor aktivitelerinin dersleri olumsuz etkilediği ve akademik başarıyı düşürdüğü yönünde düşünenlerin sayısı da az değildir.
Spor yapan öğrencilerin akademik başarılarının düşük olmasında iki önemli etken var kanımca. Birincisi; öğrencinin ben spor yapıyorum başka derslere ihtiyacım yok mantığı ile derslere ilgi göstermemesi. Bu düşünceden hareketle geliştirdikleri davranışlar ile spor alanındaki kariyer hedeflediklerini gerçekleştirememektedirler. Ülkemizde orta öğretimdeki başarı ortalaması ve Temel Yeterlik Testi (TYT) puanı, spor alanındaki yüksek öğretim kurumlarındaki programlara yerleşebilmek için önemli parametreler. Spor alanındaki programlara yerleşebilmek için girişte yapılan özel yetenek sınavlarında öğrencilerin spor özgeçmişleri ile TYT puanları çok belirleyici. Sporcu öğrenciler, bunun bilincinde olmalılar. İkincisi ise, bu görüşe sahip öğretmen ve antrenörler de öğrencinin hem spor yapıp hem derslerinde başarılı olabilecekleri planlamaları yeterince önemsememeleri ve gerekli önlemleri almamaları. Spor insana disiplinli çalışma alışkanlıkları kazandırır. Bu görüşten yola çıkarak sporcuların bu alışkanlıkları ile derslerine de çalışarak antrenmanlarına da giderek başarılı olma şansları vardır.
Spor alanlarında kariyer yapma isteği gençler arasında giderek artmakta ve bu durumda hedefin gerçekleştirilmesini zorlaştırmaktadır. Çünkü rakipler çok fazla. Akademik başarı düşük olduğunda çok yetenekli sporcularımız bile yüksek öğretim kurumlarına yerleşemiyorlar. Özel yetenek sınavlarımızda bu tablo ile sık karşılaşıyoruz. Bu tablo hem bizi üzüyor, hem de sporcu ve çevresindekileri. Ayrıca bu durumda farklı çözümler bulmaya çalışarak yanlış yönlendirmelere muzdarip kalabiliyorlar.
Milli sporcuların sınavsız spor alanlarındaki yüksek öğretim kurumlarına girme şansları da bulunmaktadır. Bu sporcuların, spor alanlarındaki yüksek öğretim kurumlarına sınavsız yerleşme işlemlerinden yararlanabilmek için Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca belirlenen yerleştirme esaslarına göre 1. Grupta (A Sınıfı), 2. Grupta (B Sınıfı) veya 3. Grupta (C Sınıfı) yer alan yarışmalardan birisinden 1., 2. veya 3.’lük derecesinin kazanılması gerekmektedir.
Sonuç olarak, iyi sporcular spor alanlarındaki programlara girmeyi hedefliyorlarsa akademik başarılarını yükseltmelidirler. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün benimsediği gibi; “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözüne çalışkan sözcüğünü de eklemeliyiz. Yeni eğitim öğretim yılımızda tüm öğrenci, öğretmenlere mutluluk ve başarı diliyorum.