Adana denilince ilk akla gelen kebap, şalgam ve son yıllarda buna eklenen portakal çiçeği festivali gelse de yanına sporu eklediğimizde akla hemen Adana Demirspor ve Adanaspor gelir. Adana’nın iki ezeli rakip futbol takımları. Adana Demirspor’un 2020-2021 sezonunda Süper Lige yükselmesi ile gündemimiz artık Adana Demirspor.
1938 yılında 3530 sayılı yasa ile kurulan Beden Terbiyesi Kanununun 4. ve 21. Maddeleri spor kulüplerinin kurulmalarını teşvik etmiş ve zorunlu haline getirmiştir. Bu maddeleri, 1938 yılında aynen yayınlandığı şekilde aşağıda paylaşıyorum:
”DÖRDÜNCE MADDE - Gençler için kulüplere girmek ve boş zamanlarında beden terbiyesine devam etmek mecburidir. Hangi yaştaki vatandaşların ne kadar müddetle ve hangi mevsimlerde spor mükellefiyeti altında bulunacakları ve ne gibi devair ve müesseselerde beden hareketlerinin tatbiki lâzım geleceği İcra Tekilleri Heyetince taviu olunur.
“YİRMİBİRİNCİ MADDE - Memur ve işçi sayısı beş yüzden fazla olan müesseseler, fabrikalar, ticaret evleri ve sair kurumlar kendi memur ve işçilerine beden terbiyesi yaptırmak için genel direktörlüğün teklifi ve istişare heyetinin kararı üzerine İcra Vekilleri Heyeti tarafından verilecek karara göre "jimnastik salonu, spor alanı, yüzme havuzu ve saire gibi tesisleri yapmağa ve uzman beden terbiyesi öğretmeni veya antrenörü tutmağa meburdurlar.
Günümüzde ilgili yasalarda bu maddeler yok artık. Bu maddeleri dayanak alarak Devlet Demir Yolları Kurumu 1938 yılında kuruluş hazırlıklarını yaparak 1940 yılında Adana Demirspor Kulübünü resmi olarak kurmuştur. Adana Demirspor Kulübü’nün ilk spor dalları; Atletizm, Bisiklet, Güreş, Yüzme, Sutopu ve Futbol’dur. Daha sonra Basketbol ve Voleybol dalları da eklenmiştir. İlk sporcuları da burada çalışan işçilerdir Adana Demirspor 1942 yılından itibaren su topu dalında; 17 yıl hiç yenilmeden, 22 yılda tek mağlubiyet alarak toplamda 29 defa Türkiye Şampiyonu olmuştur. Bu takım İstanbul ve tüm Türkiye'de “Yenilmez Armada” olarak anılmıştır. Zamanla bölgenin en önemli spor kulübü olup, büyük toprak sahiplerinin de içinde yer almak istediği bir oluşum haline gelmiştir. Böylece, alt ve üst sınıfların bir karışımı olarak, camianın yapısı şekillenmiştir. Fakat o işçi yapısı spor kulübünün en önemli temsiliyeti olarak kalmıştır. Adana Demirspor Bu temsiliyetini yeniden hatırlatmak istercesine 2009 yılında İtalya’nın işçi takımı temsilcisi Livorno takımını Adana’ya davet etmiştir. Davetin olumlu yanıtı ile unutulmaz bir karşılaşma yapılmış ve bir örnek olay olarak futbol tarihine yazılmıştır. İki işçi sınıfı temsilcisi takımın bu karşılaşmasını ben de 4 Eylül günü 5 Ocak Stadyumunda keyifle izlemiştim. Bu arada o yıllarda Adana Demirspor’un başkanlığı yapan ve şimdi hayatta olmayan Bekir Çınarı’da rahmetle anıyorum.
Adana Demirspor’un “Şimşekler” adı altında önemli bir taraftar grubu da dillere destandır. Taraftar kültürü açısından baktığımızda; yıllardır tek bir tribün grubu olarak kalmayı başaran, kökenlerinden beslenerek muhalif bir damara sahip olan, kulübün kapanma sürecinde yaptıkları eylemlerle kötü gün dostu olduklarını ortaya koyan ve böylece bir taraftar kültürü oluşturan gruptur “Şimşekler”. Bu taraftarların takımlarının süper lige çıkmasının belli olacağı 9 Mayıs gecesi maçın galibi olarak şunları yapmasını isterdim; Korona ile mücadele ettiğimiz bugünlerde kentin sokaklarına dökülerek her şey normalmiş gibi bir araya gelerek kutlamak ve kuralları ihlal etmek yerine bu kurallara uymayı teşvik edecek davranışların sergileyerek (Bu konuda oldukça yaratıcıdır Şimşekler grubu) bu şampiyonluğu kutlamalarını görmek isterdim. Yazımın başlığını oluşturan ifadenin “Adana Demirspor’un Fendi Korona’yı Yendi” sitemli ifadelerimin gerçeği yansıtmasını isterdim.
Adana Demirspor’umuzun galibiyetlerini, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’mız ile birlikte yürekten kutluyorum. Başarılarının devamı yanında “Şimşekler” grubunun da topluma daha duyarlı mesajlar vermelerini diliyorum…