Spordaki üzüntülerimizi maddeler halinde sıralamaya çalışıyorum:
-Maçlarda milli marşımız çalınırken, yabancı oyuncuların ağızlarını bile kıpırdatmadan durmaları..
-Yabancı oyuncuların çok olması nedeniyle Türk antrenörlerin bile molalarda Türkçe değil, yabancı dilde konuşmaları..
-Özellikle Türk Milli Takımındaki sporcuların müsabakadan sonraki röportajlarda Türkçe yerine yabancı dilde konuşmaları..
-Maçlardan sonra antrenörlerin yaptıkları açılamalarda; oyundaki eksiklikleri ve sporcularını yanlışlarını anlatmaları.. ( bunların olmaması için dünyanın parasını alıyorlar)
-Maçlardan sonra hakemlerin suçlanması..(hakeme rağmen galip gelmesini bileceksin)
-Maçları anlatan spikerlerin gereksiz konuşmaları..(her pozisyona yorum yapıyorlar ve bazen bir amigo gibi taraf tutuyorlar)
-Tamamının veya çoğunluğunun yabancılardan kurulu takımlarımızın galip geldiği zaman, Türk gecesi veya Türk gücü gibi yorumların yapılması..
-Yetenekli genç oyuncularımızın yedek kulübelerinde oturup, az süre almaları...
Bütün bunlar yaşanırken, milli takımlarımızın neden başarılı olmadıklarını tartışıyoruz.
Üzüntülerimizi azalttığımız zaman başarı ve mutlu sonuçlar kendiliğinden gelir.