İlk maçta yenilmişsiniz, ikinci maça çıkıyorsunuz, rakip ülkenin toplam nüfusu 380000 civarında ve bilinen tek işleri balıkçılık. İstanbul’un bir semtinin nüfusu bir milyon.
Salon dünya ikincisi olduğumuz salon!!
TBF tam kadro saha içindeki yerini almış, rahat bir galibiyet alıp İtalyan yenilgisini unutturulacağını umut ediyorlar.
Ancak son saniyeye kadar maç kazanma ve savaşma arzusu olmayan, belki de tüm oyuncuların en kötü performansı sergiledikleri maçı son salisede, bizim takımlarımızın altyapısından yetişmeyen ve milli takıma sonradan alınan bir yabancının basketi ile kazanıldığında Hidayet, Ömer, Aliço ve Hüseyin’in maç bitiş düdüğünden sonraki sevinçlerini görünce çok ama çok üzüldüm.
Bence üzülüp, yüzlerini kapatarak salonu terk etmeliydiler.
Siyasi federasyon yerine, basketbolun içinden yetişip ülke basketbolu için çalışıp, kendini basketbola adayan ve basketbolla yatıp kalkan bir federasyon oluşmalıdır.
Neyin doğru gittiğini sorgulamaya başladığında!! Alınan trajik komik galibiyete sevinenlerin, o milli takımda oynarken başarılarının kendi adına unutulmuş olmasını hatırlatırım.
Siyaset ve spor iç içe olunca insan hiç bir şey düşünemiyor.